27 Ağustos 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Keşifleri: A’YA Lounge, Four Seasons Hotel Sultanahmet

Tarihi yarımada olarak geçen bölgeyi çok severim.

Eminönü, Mısır Çarşısı, Kapalı Çarşı, Sultanahmet Camii ve meydanı, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Arasta Çarşısı,... Ne zaman gitsem, İstanbul' un güzelliğini de, karmaşasını da, renkliliğini de bir arada yaşarım. Mısır Çarşısı ve Süleymaniye Camii ile ilgili daha önce yazdıklarımı okumak isterseniz, linki tıklayarak detaylara ulaşabilirsiniz. Tıktık!

Hafif esintili bir yaz günü ailemle birlikte Four Seasons Hotel Sultanahmet'e uğradık.
 

3 Ağustos 2014 Pazar

Hafta Sonu Keşifleri: Ronnefeldt Çay Evi

1823 yılından bu yana hizmet veren Ronnefeldt Alman çay markasından arkadaşımın tavsiyesi sayesinde haberdar oldum.


31 Temmuz 2014 Perşembe

25 Temmuz 2014 Cuma

Bozcaada' dan Merhaba - 2

Bozcaada' dan tekrar merhaba :)  Ada notlarına devam…

Bozcaada’ da ikinci ve üçüncü gün deniz için tercihimiz Sulubahçe Koyu oluyor. Geniş koyun tamamı halka açık ve sadece 2 küçük özel tesis var. Bunlardan birisi otelimizin tesisi olan Ax of Tenes Plajı, minderli ahşap şezlongları, hasır şemsiyeleri, çim voleybol sahası ile bizi mutlu ediyor. Eşyalarımızı rahatça bırakarak yüzüyoruz, denizde oyunlar oynuyoruz, altın sarısı, yumuşak kumsalda uzun yürüyüşler yapıyoruz. Denizin içi de kum olduğu için çok güzel bir mavisi var. Berrak suyun içerisinde yüzerken gözlerinizi açmayı ihmal etmeyin.

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Bozcaada' dan Merhaba

Herkese günaydın!

Ben bugün kuş sesleri ve hafif esen rüzgârın çıkardığı yaprak hışırtısıyla uyandım.

Odamın duvarları güneş gibi sarı, bütün enerjisini bana veriyor.
Odamın, banyonun ve giysi dolabının ahşap kapıları ağaç gövdesi gibi kahverengi, doğallığını benimle paylaşıyor.
Odamdaki sandalye ve bardakların durduğu tepsi pastel yeşili, uçsuz bucaksız bağların ve bahçelerin huzurunu hissettiriyor. 

26 Haziran 2014 Perşembe

Schengen Ülkeleri Hangileriydi? Vize Koşullarını Nasıl Öğrenebilirim?

Avrupa Topluluğu üyesi ülkeler arasında, sınır kapılarındaki polis ve gümrük kontrollerini bütünüyle ortadan kaldırmayı amaçla Schengen Antlaşması imzalanmıştır. 5 ülkeyle başlayan anlaşma günümüzde 27 ülkeyi kapsamaktadır ve bu ülkelerin oluşturduğu topraklara Schengen Bölgesi denilmektedir.

22 Haziran 2014 Pazar

Bodrum Keşifleri: Karafaki Gümüşlük

Bodrum’ un balıkçı kasabası Gümüşlük’ teyiz. Yürüyerek geçilebilen (su bazı yerlerde dizinizin üzerine çıkacaktır) Tavşan Adası manzaralı küçük balıkçı, kafe ve çay bahçelerinin olduğu sevimli sahil şeridinde hafif bir yürüyüşten sonra Karafaki’ ye geçiyoruz.

19 Haziran 2014 Perşembe

Bodrum Keşifleri: Havva Ana

Yaz geldi, birçoğumuz için tatil sezonu başladı, deniz kenarı bir yerlere gitmeye başladık. Ben de bu hafta, sezonu Bodrum' da yazlık ev moduyla açtım. Son yıllarda, Bodrum tatillerimi genelde otelde geçirdiğim için kahvaltı ve akşam yemeklerini otelde yer, yemek sonrası gezip dolaşmaya çıkardım. Haliyle, birçok lezzet mekânını da arkadaşlarımdan duymuş olmama rağmen bu sene ilk defa deneyebiliyorum.
 

8 Haziran 2014 Pazar

Edirne Yolcusu Kalmasın!

12 yetişkin, 1 minik prenses yanımızda, 1 minik prenses annesinin karnında Edirne' ye doğru yollara düşüyoruz. Aramızda Edirne' ye ilk ziyareti olanlar, daha önce gitmiş olanlar ve Edirne' de yaşamış olanlar var. Hepimiz gezmeyi, gezerken öğrenmeyi, lezzetli yemekler yemeği, gülmeyi, eğlenmeyi seviyoruz.

29 Mayıs 2014 Perşembe

Lezzetin Adresi Gaziantep

Bahar aylarında şehir gezileri güzeldir. Mayıs ayında 3. şehrimiz Gaziantep oldu.

Gaziantep merkezindeki tarihi yerlerin restore edilmesiyle oluşan Kültür Yolu’ nu takip ederek gezimize başlıyoruz. Gaziantep Kalesi çevresinde yer alan hanlar, çarşılar, camiiler, müzeler, tarihi kahveler, hamamlar ve sokaklar kültür yolu içerisinde kalıyor.

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Şanlıurfa

Ülkemizin şehirlerini tek tek keşfetmeyi çok seviyorum. Kendine has bir kültürü olan Şanlıurfa seyahatim beni çok heyecanlandırıyor.

Şehre vardığımızda, dikkatimi ilk çeken giyim tarzı oluyor. Erkekler çoğunlukla kumaş pantolon ve gömlek giyinmişler, başlarında geleneksel poşu var. Kadınların geleneksel kıyafetlerine bayılıyorum. Elbiselerinin üzerine siyah ince kadifeden yapılmış altın yaldızlı iplikle işlenerek süslenmiş mintan giyiyorlar. Birçok kadın, üzeri minik taşlarla ya da parıltılı işlemeyle bezenmiş, canlı mor renginde başörtüsü takıyor.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

BİFO ve Klasik Müzik

Bizim nesil, klasik müzik ile TRT' nin pazar konserleri sayesinde tanışmıştır. 15 yıl süren bu program, Hikmet Şimşek tarafından yönetiliyordu. Aranızda izlemeyen ya da hatırlamayan var mı? J

İlerleyen yıllardaki yakınlığım ise, evimizde bulunan Mozart, Beethoven, Vivaldi klasik müzik CD serileri ve ailece gittiğimiz AKM konserleri ile artmıştır.  Bu işin eğitimini almamış, sade bir dinleyici olarak beni en çok etkileyen müzik ise, belki de birçoğunuz gibi Carl Orff’ un Carmina Burana’ sıdır.

20 Mayıs 2014 Salı

Vizesiz Nerelere Seyahat Edebilirsiniz?

Vizesiz seyahat etmek ne rahattır. Karar verdiğin an biletini alıp seyahate başlayabilirsin. Evrak işiyle uğraşmazsın. Tek düşünmen gereken; gezeceğin, yiyip içeceğin yerlerdir. Bugüne kadar Maldivler, Bosna Hersek, Karadağ ve Bahamalara vizesiz seyahat etme fırsatım oldu, çok da güzel oldu.

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Çocukluğumun Adana' sı...

Horozlar ötüyor, kuşlar cıvıldıyor. Uzaklardan hafif bir motosiklet sesi geliyor.

Tatlı bir serinlik var. Saat daha erken, yine de kalkıyorum. Yüzümü yıkıyorum, su buz gibi… Mutfağa gidiyorum, kahvaltı hazır; annem, babam, anneannem, dayılarımdan 1-2si kahvaltı ediyorlar. Ev yapımı sütlü kaymak, bal, taze yumurta, tulum peyniri, kırma yeşil zeytin, sıcak ekmek ile kahvaltımı yapıyorum.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Sıcak İnsanlar Şehri Adana

Geçtiğimiz hafta 4 günlük kaçamak yaparak, Adana, Şanlıurfa ve Gaziantep’ ten oluşan küçük bir tur yaptım. 
Seyahate Adana’ dan başladım. Adana denilince ilk aklıma gelenler; sıcak insanları, kozmopolit oluşu (çeşitli ülkelerin bir sürü güzel insanı Adana' ya toplanmışlar), sadece Nisan ayında görebileceğiniz ve büyüleyici kokan portakal çiçeği, turunç ağacı dolu sokakları, uçsuz bucaksız pamuk ve buğday tarlaları, tatlı limonu, kebabı, lokumu, baraj gölü olur.
Benim de ilk durağım, bu şehrin sıcak insanlarını görebilmek için, Adana’ da yaşayan dayımın evi oldu. Kahvaltımızı yaptık ve kendimizi yollara attık.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Turkuaz Mavisi Bozburun

Marmaris’ e her gittiğimde bir daha hayran kalıyorum. Deniz ve iklimin aynı anda güzel olduğu nadir bölgelerden birisi diye düşünüyorum. Geçtiğimiz yaz, Karia Bel ile instagram sayesinde tanıştım. Esra Akkaya’ nın instagram sayfasında gördüğüm denize vuruldum ve araştırmaya başladım. Yorumların altına Karia Bel adını yazdığını görünce, hemen internetten inceledim, otel ile iletişime geçtim ve rezervasyonumuzu yaptırdım. 

30 Nisan 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Keşifleri: Dem Karaköy

Sonunda aradığımı buldum!
Güzel porselen demlik ve fincanlar ile servis edilen bir çay evi. Aynı Londra' dakiler gibi, hatta hizmet kalitesi, güler yüzlü garsonlarıyla çok daha iyisi. Sarılı, yeşilli tonlar ile dekore edilmiş, sıcacık bir ortam...

27 Nisan 2014 Pazar

En Sevdiğim Yürüyüş Rotaları

Hava güzel. Doğa çoktan uyandı, siz de uyanın. Yürüyün, koşun, harekete geçin…

Hiçbir zaman koşu bandı insanı olmadım, istesem de olamadım. Olduğun yerde yürümek-koşmak beni sıkıyor.

Son 4-5 aydır, fırsat buldukça açık havada kendime uygun bir tempoda yürüyüş yapmaya çalışıyorum. Düzenimi, hafta içi 1-2 akşam ve hafta sonu 1 sabah olarak ayarladım. Hafta içi evimin olduğu bölgede, hafta sonları ise İstanbul’ un farklı yerlerinde spor ayakkabımı giyiyorum ve yürümeye başlıyorum.
İstanbul’ da en sevdiğim ve sizlerin de seveceğini düşündüğüm yürüyüş rotaları:

22 Nisan 2014 Salı

Hafta Sonu Keşifleri: MarieBelle

Hafta sonu keşifleri uzaklardan, yolunuz düşerse uğrayın diye...

New York Soho’ da sokak sokak dolaşırken biraz soluklanmak için karşımıza ilk çıkan kafeye girdik ve MarieBelle ile tanıştık.
 



21 Nisan 2014 Pazartesi

Yaratıcı Kalmanın 33 Yolu

Yaratıcı kalabilmenin yolları olarak hazırlanmış bu listeye az önce internetteki sayfaları karıştırırken rastladım. Uzun zamandır internette dolaşıyormuş, hoşuma gitti. Türkçe’ ye çevirdim, sizlerle de paylaşıyorum.

Sabah erken kalk, işe git, akşam eve gel, sorumluluklarını yerine getir, derken bazen bir günün nasıl geçtiğini anlamıyoruz, hayatımızı rutine bağlıyoruz. Aslında çok da zorlayıcı olmayan bu listeyi, ara sıra kendinize hatırlatmanızı dilerim.

14 Nisan 2014 Pazartesi

Atatürk Arboretumu

Pazar günü Atatürk Arboretumu’ ndaydım.

“Arboretum ne demek ki?” diye soranlara yanıtım; birçok ağaç türünün bir araya getirildiği ve üzerinde bilimsel çalışmaların yürütüldüğü ağaç müzesidir.

1949’ da kurulan Atatürk Arboretumu’ u, Belgrad Ormanı içerisinde 296 hektarlık bir alanda yer alıyor.
İçerisinde ağaçlar ile çevrili yürüyüş parkurları ve göletler var. Gezerken, dünyanın 4 bir yanından getirilmiş ağaçların önlerindeki tabelalardan detaylı bilgi alabilirsiniz. Yorulduğunuzda ise göletlerin etrafındaki banklarda oturabilir; kuğuları, ördekleri, su kaplumbağalarını, kurbağaları ve balıkları izleyebilirsiniz.
Doğa ile baş başa kalmak, fotoğraf çekmek, kitap okumak, gölet manzaralı bir ağacın altında yoga yapmak ya da sadece şehirden uzak sakin bir gün geçirmek için tavsiye edebilirim.
Giriş ücreti, hafta içi 4 TL (öğrenci 2 TL), hafta sonu 10 TL (öğrenci 5 TL). Girişte, gezeceğiniz yerleri anlatan ücretsiz bir broşür elde etmek mümkün.
Film, reklam ya da özel fotoğraf çekimi yapılmak istenirse ayrı ücretlendirmesi var. Biz dolaşırken, gelin-damat fotoğraf ve video çekimi yapılıyordu.
Amerikan Lale Ağacı, 60 metreye kadar uzayabilmektedir.
Japon Akça Ağacı, kışın yaprağını döken, genellikle çalı ve 8 metreye kadar uzayan küçük, yuvarlak tepeli bir ağaçtır.
Amerikan Sığla Ağacı, Kuzey Amerika’ da odunu için yetiştirilir. Ağacın altına dökülen sürgünleri, kestane renginde olup, birkaç yıl içerisinde mantarlaşarak resimdeki görünümü alıyormuş.
Süs Kirazı
Kanatlı Ceviz
İlkbahar gezi rotalarınıza almanız dileğiyle...

Sevgiler,
İpek

Not:
* Aklınızda bulunsun, içeriye yemek sokmak, piknik yapmak yasak. Sadece bebekli ailelerin yanlarında yiyecek olduğunu gördüm. Herhangi bir işletme ya da kafe de yok, suyunuzu yanınızda götürmeniz iyi olabilir. 

9 Nisan 2014 Çarşamba

Kapadokya

Güzel Atlar Ülkesi olarak da bilinen Kapadokya’ ya gitmeye karar vermek için resimlerini görmek yeterli… Bana göre büyüleyici bir manzarası var. Doğa bu bölgeyi yıllar içerisinde dantel gibi işlemiş. Peri bacaları olarak adlandırdığımız bu güzel manzara, Erciyes dağının volkanik patlamaları sonucunda lavların ve küllerin tüm bölgeye yayılması, yağmur ve rüzgârın aşındırmasıyla yıllar içerisinde oluşmuş. Her yeni patlama yeni bir katmanı doğurmuş. Bir yandan yenileri oluşurken, diğer yandan eskileri yok olup toprağa karışmış.
3 günlük gezimiz için otelimiz, Göreme’ de Ottoman Cave Suits. Avlu içerisinde 8 adet kaya oyma ve 5 adet taş odadan oluşuyor. Biz bahçe katındaki kaya oyma odada kaldık. Hem bölge mimarisine uygun, hem de modern bir şekilde dekore edilmiş. Lokasyonu, Göreme merkeze çok yakın ve isteğinize göre araba, motosiklet, ATV ya da bisiklet kiralamak için birçok seçenek var.  
 

Arabamızı kiraladık ve son durağımız Ihlara Vadisi olmak üzere birinci güne başladık. İlk durağımız, Göreme Panaroma’ da büyüleyici manzarayı seyredip bol bol fotoğraf çekiyoruz. 4100 metre uzunluğundaki Güvercin Vadisi’ nde sayısız güvercinlik ve güvercin görebilirsiniz. Eski zamanlarda, beslenen güvercinlerin gübreleri toplanarak üzüm bağlarında kullanılırmış. Güvercin yumurtalarının, freskler için alçı malzemesi olarak kullanıldığı bir dönem de olmuş.
 
Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirlerini gezmeden önce, bilet gişesinden birer müze kart ediniyoruz. Kapadokya Bölgesi’ nde 150 – 200 adet yer altı yerleşimi bulunmaktadır. Geçmişte sıkça saldırılara maruz kaldığından, irili ufaklı bu şehir ya da köylerin yapılma amacının halkın geçici olarak sığınmasını sağlamak için olduğunu düşünülmektedir. İçerisinde, kilise, yemekhane, kiler, ahır, okul, kuyu, havalandırma bacası gibi bölümler var. Günümüzde bu şehirlerin yaklaşık yüzde 10’ u gezilebiliyor. Merdivenlerle iniş ve çıkış kolay. Bazı yerlerde aşağıya indikçe yol daralıyor, öyle ki dizlerinizin üzerinde ilerlemeniz gerekebiliyor. Biz o kadar derinlere inmedik.

Ihlara Vadisi, Ilısu ile Selime beldesi arasında yer alır. 14 km uzunluğundadır ve ortasından Melendiz Çayı geçmektedir. Hasandağı’ ndan püskürtülen lavların yüzyıllar boyunca Melendiz Çayı tarafından şekillendirmesi ile oluşmuştur.
 
Vadinin girişinde alıç, elma, kurutulmuş gül yaprağı ve birçok meyve satan teyzeler karşılıyor bizi.  Evde dekorasyon amaçlı kullanmak üzere biraz gül yaprağı kurusu alıyorum. Alıç meyvesini ilk defa gördüğümü fark eden teyzemiz, bir avuç ikram ediyor. Mutlu mesut bir şekilde, 300den fazla basamaklı merdiveni inip suya paralel olarak ağaçların arasından yürüyoruz. Vadide bulunan 105 adet kiliseden birkaç tanesini gezebildik. Gezdiklerimizden, Yılanlı Kilisenin duvarında yılanlar tarafından saldırıya uğramış 4 kadın bulunmaktadır. Birinci kadın çocuklarını terk ettiği, ikinci kadın çocuklarını beslemediği, üçüncü kadın iftira attığı, dördüncü kadın itaatsizliği yüzünden yılanlar tarafından ısırılarak cezalandırılmaktadır.

Yorulduğumuz anda karşımıza vaha gibi bir çay bahçesi çıktı. Melendiz Çayı üzerine kurulu ahşap teraslarda oturup gözlememizi yedik, çayımızı içtik, etrafımızdaki ördeklerin yıkanmalarını seyrettik.
İkinci güne otelimize çok yakın, UNESCO tarafından Dünya Doğal Kültürel Mirası olarak tanınan, Göreme Açıkhava Müzesi ile başladık.  Tur ile gitmediğimiz için zaman zaman detaylı anlatımı olan levhaları okuduk, zaman zaman da yabancı rehberlerin anlatımlarını dinledik. 2. Yüzyılın sonlarında Kapadokya’ da çok sayıda Hristiyan toplumu bulunmaktaydı. 3. Ve 4. Yüzyıllarda günümüzde bile Hristiyan toplumları için önemli olan, dini eğitim ve düşünce merkezi haline gelmiştir. Müze sınırları içerisinde, 10. ila 13. yy arasında inşa edilmiş ve duvarlarındaki süslemeleri günümüze kadar korunabilmiş çok sayıda kilise bulunmaktadır.
 
Zelve, Avanos’ a doğru giderken, Çavuşin köyünü geçince yolun içerisinde ve Göreme’ ye yaklaşık 2km uzaklıkta yer alıyor. Peri bacalarının oluşumlarını en net Zelve’ de gördüğümü söyleyebilirim. Uzaktan baktığınızda kesitler halinde renk farkını görebiliyorsunuz. Burada diğer dikkatimi çeken özellik de, daha önce kullanım alanlarından bahsettiğim çok sayıda güvercinlik oluyor.
Sırada Avanos ve coğrafya kitaplarından bildiğimiz Kızılırmak var. Avanos’ ta çok sayıda seramik atölyesi ziyaret edilebilir, çeşit çeşit çömlekler, seramik vazolar, objeler bulunabilir. Tur ile ya da kalabalık bir grupla gittiğinizde, ustanın da yardımıyla çömlek yapımını deneyebiliyorsunuz. Yine Avanos’ ta, açıkçası çok garip bulduğum Saç Müzesi’ ni de geziyoruz. İçerisinde birçok kişinin saç teli sergileniyor. Son olarak, Asma köprüden yürüyerek Kızılırmak’ ın üzerinden geçiyoruz ve nehir kenarında biraz soluklanıyoruz.
Buralara kadar gelip, Asmalı Konak’ ın memleketi Ürgüp’ ü görmemek olmaz. Üniversite yıllarımda Kapadokya turu yaptığımda Asmalı Konak’ ı gezmiştim. Bu sefer, önünden geçip arkadaşlarıma da gösteriyorum. Merkezde biraz dolanıp, Turasan’ da şarap tadımına gidiyoruz. Hiç niyetli olmama rağmen, sunumlarının içtenliğine, şarapların lezzetine dayanamayıp “Seneler – Öküzgözü Boğazkere” den alıyoruz. Mevsimi olmadığı için üretim aşamasını göremiyoruz.
Dönüş yolunda, biraz mola veriyoruz, 3 güzelleri karşımıza alarak gün batımını seyrediyoruz. 
Üçüncü gün Uçhisar’ a gidiyoruz. Uçhisar kasabası, kalenin eteklerine kurulmuş. Sabah kahvemizi Lale Saray Oteli’ nin geniş terasında Göreme manzarasına doğru yudumluyoruz, ılık havada güneşin keyfini çıkarıyoruz. Arnavut kaldırımlı sokaklarında yavaş yavaş kalenin olduğu meydana doğru ilerliyoruz. Kaleye çok yakın bir ara sokakta Uçhisar’ lı teyze, torunlarıyla birlikte pekmez kaynatıyor. Teyzemiz cana yakın, ben de meraklı olunca, pekmezin yapımını anlatmaya başlıyor. Üzüm eziliyor, toprak denilen kireç ile birlikte çuvala konuluyor, 1 gece bekletiliyor. Sabaha kadar kabukları ayrılmış oluyor ve şırası çıkıyor. Şıra 4 saat açık havada kaynatılıyor ve bizim afiyetle yediğimiz halini alıyor. Üfleyerek de olsa tadına bakıyoruz. Gerçekten çok lezzetli J
Yöre halkından birçok kişinin açtığı tezgâhlardaki el işi bez bebek, takı, patik ve eşarplara baka baka kaleye geliyoruz. Uçhisar Kalesi, bölgenin en yüksek peri bacasıdır. Merdivenlerden en üst noktasına kadar çıkıyoruz ve bir kez daha muhteşem manzarayı izliyoruz. Ah bir de çay olsa diye iç geçirmeyin, çaycınız hizmete hazır olarak bekliyor.
Bu arada, Uçhisar civarında dolaşırken, ev haline getirilmiş ve içerisinde ailelerin yaşadığı peri bacaları görürseniz şaşırmayın..

Son notum, hem kendime, hem de sizlere…
Ah ahhh, içimde kaldı. Balon gezisini ben yapamadım, siz giderseniz mutlaka yapın. Önceden rezervasyonunuzu yapın, sabahın erken saatinde yola koyulun ve bu güzel coğrafyanın manzarasını güneşin doğuşu eşliğinde izleyin.

Sevgiler,
İpek

Not:
*Göreme’ de birçok halıcı var. Almaya niyetliyseniz, el yapımı değerli halının havada dönerek önünüze serildiği ve tanıtımının yapıldığı halı show izleyebilirsiniz. 
*Ebru sanatına merakınız varsa, Uçhisar’ daki Naile Sanat Evi’ ni ve Naile Hanım’ ı da mutlaka ziyaret edin. Değerli eserlerini çok beğenecek, sohbetinden çok memnun kalacaksınız.

*Yörenin meşhur yemeği testi kebabını denedik. Çok beğendiğim ve önerebileceğim bir restaurant yok. Sizin varsa, önerilerinizi beklerim. J