27 Nisan 2014 Pazar

En Sevdiğim Yürüyüş Rotaları

Hava güzel. Doğa çoktan uyandı, siz de uyanın. Yürüyün, koşun, harekete geçin…

Hiçbir zaman koşu bandı insanı olmadım, istesem de olamadım. Olduğun yerde yürümek-koşmak beni sıkıyor.

Son 4-5 aydır, fırsat buldukça açık havada kendime uygun bir tempoda yürüyüş yapmaya çalışıyorum. Düzenimi, hafta içi 1-2 akşam ve hafta sonu 1 sabah olarak ayarladım. Hafta içi evimin olduğu bölgede, hafta sonları ise İstanbul’ un farklı yerlerinde spor ayakkabımı giyiyorum ve yürümeye başlıyorum.
İstanbul’ da en sevdiğim ve sizlerin de seveceğini düşündüğüm yürüyüş rotaları:

Feneryolu – Tuzla Sahili
Anadolu yakasında oturanların bir çoğu hafta içi ve hafta sonu Dalyan’ dan başlayan Tuzla’ ya kadar uzanan sahile geliyor.  7’ den 70’ e her yaştan misafiri var. Yürüyüş, koşu ya da bisiklet sürmek için gelenler için ayrı yollar var. Yürüyüş yolunda kaykay ya da paten kayanlar da olabiliyor. Bu rota boyunca deniz kenarından yürünebiliyor.
Ben genelde Dalyan’ dan başlayıp  Şaşkınbakkal’ a kadar yürüyüp, geri dönüyorum. Favori bölgem, yoldan uzak olduğu ve araç sesi gelmediği için, Dalyan – Caddebostan arası oluyor. Yol boyunca, denizi, adaları, uçuşan martıları izliyorum. Mola vermek istediğim zaman, Caddebostan’ daki Cafe Nero’ yu tercih ediyorum.

Kuruçeşme – Rumelihisarı Sahili
Hem boğaz havası alın, hem de İstanbul’ un en güzel manzarasının keyfini çıkarın.
Ben genelde Arnavutköy’ den başlayıp Rumelihisarı’ nda Perili Köşk’ e kadar yürüyüp, geri dönüyorum. Bu rota boyunca deniz kenarından yürünebiliyor. Mesafeyi uzatmak isterseniz yürüyüşe Kuruçeşme’ den de başlayabilirsiniz. Yol boyunca denizi, minik kayıkları, gösterişli tekneleri, balık tutanları ve yalıları izliyorum.
Dönüş yolunda bazen Bebek’ te Bebek Kahvesi, Chilai ya da Banyan’ da Türk kahvemi içiyorum, bazen de direk Arnavutköy’ e dönüp Adem Baba’ da balığımı yiyorum.
Özellikle hafta içi sabah yürümeyi tercih ederseniz, birçok ünlüyle de karşılaşabilirsiniz.

Belgrad Ormanı
Temiz hava garantili Belgrad Ormanı çok geniş bir alanı kaplıyor. Araçla giriş ücretli, orman içerisinde park ücretsiz. Yürüyüş ve bisiklet parkurları var.
6km’ lik yürüyüş parkuru özel olarak yaptırılmış. Ben bu parkurda, mesafeyi uzatmak ve farklılaştırmak için, yola paralel tepelere çıkıp, bir süre yaprakların üzerinde dalların arasında yürüyüp, sonra tekrar yola iniyorum. Yol boyunca, ağaçları, su bendini, grup halinde spor yapanları, koşuşturan çocukları, kendi fotoğraflarını çekmeye çalışanları izliyorum. Kuşların da cıvıltılarını dinliyorum.

Yürüyüş yolunda birçok ünlüyle de karşılaşabilirsiniz. Örneğin biz en son gittiğimizde Mete Horozoğlu ve arkadaşlarıyla karşılaştık.

Polonezköy
Şehirden uzaklaşmak, daha fazla nefes alabilmek istiyorsanız, tercih edebilirsiniz. Yürüyüş ve bisiklet parkurları var.
Benim tercihim 4.8km’ lik orman yürüyüşü oluyor. Arabayı park ettiğiniz yere geri dönebilmek için, orman içerisinden aynı parkuru tekrarlamalı ya da ana yol üzerinden köy meydanına geri dönmelisiniz. Bu şekilde yürüyüşünüzü yaklaşık 6.5km ya da 10km olarak tamamlayabilirsiniz.
Yol boyunca, ağaçların yeşilliğini, yaprakların çeşitliliğini izliyorum. İçerisinde yokuşlar olduğu için benim için yorucu olduğunu düşünürken, bebekli aileleri görüp bu düşüncemden vazgeçiyorum.
Spor yürüyüşü bittikten sonra, evlerin arasında dolaşarak renkli çiçekler ile bezenmiş ağaçları seyrediyorum, Stella’ da mis kokulu mor akasyaların altında, mangalda pişen Türk kahvemi içiyorum. Yürüyüş haricindeki diğer detayları merak ederseniz, tıklayın.

Şimdiden iyi yürüyüşler...

Sevgiler,
İpek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder