29 Temmuz 2012 Pazar

Kendinize Marmaris’ de Bir Tatil Hediye Etmek İsterseniz; D-Hotel Maris’ e

Deniz muhteşem…
Kumsal muhteşem..
Manzara muhteşem..
Yıllardır hep reklamlarını gördüğüm, aklımın bir köşesinde yer etmiş, öyle veya böyle bir sebepten dolayı, hep bir sonraki yıla ertelemiş olduğum, D-Hotel Maris’ e nihayet bu yıl gidebildim. Sanırım tatile çok ihtiyacım varmış, bu kısa tatil çok çok iyi geldi.
Dalaman Havalimanı’ ndan otele ulaşmak için mis gibi çam kokulu, aynı zamanda da bol virajlı yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuğun ardından otelimize ulaştık. Arabadan indiğimde virajların etkisiyle yüzüm bembeyazdı.
Otelin kapısı açılıp, lobiye girdiğim andan itibaren, tatlı bir serinlik yüzüme çarptı. O andan itibaren, görünmez sihirli bir değnek ile tüm düşünceler, iş, güç, yorgunluk, hepsi geride kaldı.
Güler yüzlü bir hanım bizi karşılayarak,  yüksek tavanlı, modern döşenmiş, serin lobide biraz dinlenmemiz için misafir etti. Buz gibi kokteyllerimizi yudumlarken, oda girişi için işlemlerimiz tamamlandı ve görevli beyefendi otel ile ilgili kısa bir tanıtım yaptı.
Veee tatil başladıııııııııı…….
Otelimiz, tepe üzerine kurulmuş olduğundan, deniz kenarına ulaşmanın en kolay yolu panoramik asansör ya da lobiden binebileceğiniz shuttle’ ları kullanmak oluyor. Biz en çok asansörü kullandık, bir kere de meraktan shuttle’ ı denedik. J

5 adet özel plaj bulunuyor, Bay Beach, Coliseum (2 plaj), Silence Beach ve Executive Beach.. İtiraf ediyorum, beni en cezbeden kısımlardan biri, kumsalların beyaz kum olmasıydı. Duyduğum kadarıyla, Mısır’ dan özel olarak getirtilmiş.








Bay Beach asansör ile ulaşabildiğimiz otel tarafındaki plaj. Uzun kumsalı ve uzun ahşap iskelesinin yanı sıra, çamların altında dinlenmek, müziğin keyfini çıkarmak, arada voleybol oynamak isteyenler bu plajı tercih ediyorlar. Çamların mis kokusu altında şezlonga uzanıp kitabınızı okumak, arada bir şeyler yudumlamak, deniz-kumsal-palmiyelerden oluşan manzarayı seyretmek, sonra tekrar kitaba dalmak çok çok keyifli.
Plajdan plaja geçmek için tekneler kullanılıyor. Tekneye biniyoruz, hooop Silence Beach’ deyiz. Sessiz olmamız lazım; telefonlarımızı kısıyoruz, mümkün olduğunca teknolojiden uzak bir gün geçirmeye çalışıyoruz. Birçok misafir gibi biz de 2li kanoyu deniyoruz.
Bir sonraki gün, Coliseum’ dayız. Bu plaj 2 koydan oluşuyor, birinde uzun beyaz bir kumsal, karşıda tavşan adası ve açık deniz, diğerinde uzun ahşap bir iskele, uçuşan beyaz tülleriyle localar ve açık deniz. Coliseum’ un kumsal plajına ve denizine bayıldııımm, ba-yıl-dım! Burada yüzerken, en çok tekrarladığım cümle, “Muhteşem, Aynı Tekne Turunda Gibiyiz!!!” oldu. Denizden sadece dinlenmek için çıktım, diyebilirim.
Güzel bir tatilin, bana göre, en önemli kısımlarından biri de keyifle yenen yemeklerdir. Hem açık büfe, hem de ala-carte restaurant’ larda yediğimiz yemekler nefisti. Öyle ki, hangisine gitsek, aklımız diğerinde kalıyordu. Yemek sonrasında, baş aşçının masaları dolaşarak memnuniyetimizi ölçmesi de oldukça inceydi.
Bir sürpriz.. Cumartesi akşam yemeğinde, masamıza gelip pazar kahvaltısının brunch şeklinde olacağını ve canlı müzik eşliğinde saat 12ye kadar süreceğini söyleyen görevliyi yanaklarından öpmek istedim. Benim gibi uykuyu sevenler için oldukça değerli bir haberdi J
ESPA’ da masaj yaptırmak, sonsuz havuzda yüzmek, yelkenli ile açılarak rüzgarı yüzünüzde hissetmek, odanızdaki jakuzinin keyfini çıkarmak, su kayağı ile adrenalini yaşamak, bu otelde yapabileceğiniz diğer aktivitelerden sadece birkaçı..
Yolunuzu bir gün Marmaris’ e çevirmenizi ve bu oteldeki bir tatili kendinize hediye etmenizi tavsiye ederim. Memnun kalmanız dileğiyle..
Sevgiler,
İpek
Notlar:
*Otelin konumu sayesinde, birçok oda gibi bizim odamız da deniz manzaralıydı. Önümüzdeki terasta, oturma grubu ile birlikte, güneşlenmek veya uzanıp manzarayı seyre dalmak için 2 adet şezlong da vardı. Odamız oldukça konforluydu.
*Misafir ilişkilerinden, oda temizliğini yapan görevliye, elektrikçiden, tekneleri kullanan görevlilere, garsonlardan cankurtaranlara kadar tüm çalışanlar güler yüzlü ve işlerini en iyi şekilde yapıyorlar.
*Meraklısına bir de magazin haberi; bizimle birlikte kanoya binenler arasında, “Mahidevran Sultan” Nur Fettahoğlu da vardı. J