30 Ocak 2015 Cuma

Rafine Şekerden Uzaklaşma Çabaları

Tatlıyı, pastayı, reçeli seven bir insanım. Yapmayı da, yemeyi de çok severim.

Gelin görün ki, şekerin zararlarını gazetelerde, dergilerde, makalelerde her gün okuyoruz. Okuduklarıma göre, şekerin zararlarından en çok dikkatimi çekenler; diyabete, kalp, damar, felç hastalıklarına neden olması, kanser hücrelerini beslemesi, bağışıklık sistemini yavaşlatması, bağımlılık yapması oluyor.

Doktor ya da diyetisyen değilim. Yine de bu kadar zarara göz göre göre katlanmayı kabullenemiyorum. Bununla birlikte, hayatımdan şekeri çıkarmamın çok kolay olmayacağını ve bu kadar zor bir adım atmamın şuan için mümkün olmadığını da biliyorum. Ben de rafine şeker içeren bazı ürünleri hayatımdan tamamen çıkarırken, bazı ürünleri de geçici olarak çıkarmayı denemeye karar veriyorum.

1.Çay, bitki çayı, kahve ve süt gibi içecekleri şekersiz içiyorum.

2.Şekerli-gazlı içecekleri hayatımdan çıkardım. Sadece sade soda içiyorum. Sodama tat katmak istiyorsam, taze meyve dilimleri ekliyorum.

3.Meyve suyunu hayatımdan çıkardım. Öncelikle kutu meyve sularını içmemeye başladım. 100% olanlarda bile şeker olabiliyor. Bir adım ileri giderek, içerisinde rafine şeker olmamasına rağmen, taze sıkılmış meyve suyunu da içmemeye başladım, çünkü bir bardak meyve suyunu elde etmek için, en az 3-4 meyve kullanmak gerekiyor ve liflerinden faydalanamıyoruz. Senede 1-2 kaçamak yapıyorum tabii :)
Onun yerine meyvenin tamamını (lifleri ile birlikte) içeren içecekler hazırladım. Örneğin; çilek, muz ve buz karışımı ya da şeftali, muz ve süt karışımı içeçekler hazırlayarak meyvenin hem suyunu hem de liflerini içmeyi tercih ediyorum.

4.Hazır çorba, hazır salata sosu, ketçap, marketlerde satılan nar ekşisi ve bunun gibi ürünleri hiçbir zaman kullanmazdım. Çocukluğumdan bu yana, bu tarz ürünler zaten her zaman evde yapılırdı. Ben de kendi evimde aynı şekilde devam ediyorum. Benim için en kolay adım bu oldu. :)

5.Aynı şekilde hazır olarak marketlerde satılan meyveli yoğurt, kek, bisküviyi de alışveriş listemden çıkartalı çok uzun zaman oldu. Ortaokul ve lisedeyken ne çok yerdim. :(

6.Mısır gevreği, çikolatalı fındık ezmesi gibi ürünleri eve almamaya çalışıyorum. Göz görmeyince gönül de istemiyor. :)

7.Beyaz ekmeği hayatımdan çıkardım. Sadece tam buğday unundan yapılan ekmek yiyorum.

8.Glisemik endeksi yüksek olduğunu öğrendiğim beyaz pirinç ile yapılan pilav ve dolmayı (ki çok severim) günlük yemeğimden çıkardım. Sadece 1-2 ayda bir, anne evinde ya da davetlerde az miktarda tadıyorum.
Beni en zorlayan ve şuan için kalıcı olarak vedalaşamayacağım kısıma geldik. Ev yapımı bile olsa, az şekerli bile olsa, o güzelim tatlılar, pastalar ve reçellerden ayrılamıyorum. Bu sebeple 21 günlük şeker detoksu yapmaya karar verdim.

21 gün boyunca;

1.Hiçbir şekilde tatlı, pasta ve çikolata yemedim. İkram edilenleri kibarca geri çevirdim. Bu süreçte en zorlu kısımı, en sevdiğiniz arkadaşlarınız ve ailenizle yaşıyorsunuz. Onlar sizinle bu güzellikleri paylaşmak istediğinde, iradenize hakim olmanız oldukça zor oluyor.

2.Sabah kahvaltılarında reçel yemedim. Reçel yemek istediğim günler, taze meyveyi kahvaltımın bir parçası haline getirdim.
3.Uzun süre aç kalmamaya çalıştım. Uzun süre aç kaldığımda canım daha çok tatlı yemek istediğinden, fındık, ceviz, badem gibi atıştırmalıkları hep yakınımda tuttum.

4.Şekersiz tatlılar yaratmaya çalıştım. Örneğin, yarım elma üzerine tarçın-ceviz karışımı koyarak fırınlama ya da rende armut-badem-tarçın karışımını hafif tereyağı ile pişirme ve toplar haline getirme gibi hafif lezzetler ile kendimi frenledim. Betülümün tarifi olan sütlü, incirli şekersiz tatlıya bayıldım.

Sonuç olarak, 21 gün boyunca hedeflediğimi başardım!

Bu yazıyı sonuna kadar okuduysanız, sizin de 21 günlük detoksu denemenizi tavsiye ederim.

Sevgiler,
İpek

Not:
*Yazdıklarım diyet bilgisi içermemektedir ve doktor kontrolünden geçmemiştir. Sadece kendi izlenimlerimi yansıtmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder