10 Mayıs 2014 Cumartesi

Çocukluğumun Adana' sı...

Horozlar ötüyor, kuşlar cıvıldıyor. Uzaklardan hafif bir motosiklet sesi geliyor.

Tatlı bir serinlik var. Saat daha erken, yine de kalkıyorum. Yüzümü yıkıyorum, su buz gibi… Mutfağa gidiyorum, kahvaltı hazır; annem, babam, anneannem, dayılarımdan 1-2si kahvaltı ediyorlar. Ev yapımı sütlü kaymak, bal, taze yumurta, tulum peyniri, kırma yeşil zeytin, sıcak ekmek ile kahvaltımı yapıyorum.

Sonra etraf derleniyor toparlanıyor, illa ki bir misafir geliyor. 1-2 saate kuzenler ve yengeler gelmeye başlıyor. Sohbet, muhabbet, oyunlar derken öğle saati geliyor.

Uzun terasta, dallarından yeşil üzümlerin sarktığı asma ağacının gölgesinde büyük bir masa hazırlanıyor. Çoluk çocuk hep beraber masaya sığışıyoruz. Masada ayran, salata, ekmek; herkes mangaldaki etlerin pişmesini bekliyor. Şişler kızardıkça, ekmeklerin arasında teker teker hepimize dağılıyor. Aslına bakarsanız, mangalın başında teker teker kapışılıyor da diyebiliriz.  Lezzet, neşe, kahkaha hepsi bir arada.. Ardından bol fıstıklı baklava geliyor ve dakikasında bitiyor.

Yemek telaşı bittikten sonra, yine biraz sohbet derken, kalabalık dağılıyor. Kimisi evine gidiyor, kimisi de öğleden sonra uykusu için evin bir köşesine çekiliyor. Hava sıcak, tavanda pervane dönüyor, perdeler kımıldamıyor. Uyku ile baygınlık arasında geçen 1-2 saat sonra, güneş etkisini hafiften yitiriyor.

Öğleden sonra ziyaretleri başlıyor. Kahveler içilsin, fallar bakılsın… Ah yengecim, çocuk halimize bakmadan bizi hiç kırmaz, her gün tekrar falımıza bakar. :)

Akşam yine bir telaş yemek hazırlığı ve ardından hava kararıyor. Büyükler gezmelere, çocuklar evde.  Ev ahşap, hava sıcak tüm pencereler açık, haliyle gıcırtılar sesler bol. Yaşça daha büyük olanlar, küçük olanları hikâyeler ile korkutuyor.

Gece terasa 3-4 yatağın birleştirilmesiyle büyük bir yatak hazırlanıyor. Aynı büyüklükte cibinliğin içinde 4-5 çocuk doluşuyoruz, yorganı boynumuza kadar çekiyoruz, kıkırdamalar yavaş yavaş kesiliyor ve uykuya geçiliyor.

Geçtiğimiz hafta yaptığım Adana seyahati beni eski anılara götürdü.
Çocukluğumda, anneannem ve bütün dayılarım Adana’ da olduğu için her yaz ve 2 bayramdan 1 tanesinde mutlaka giderdik. Günlerimiz, birkaç farklılıkla birlikte, çoğunlukla yukarıda anlattığım şekilde geçerdi. 
 
Annemin, annelerin, anneannelerin, babaannelerin, teyzelerin, halaların, yengelerin ve içinde çocuk sevgisi olan tüm kadınların anneler gününü kutlarım.

Sevgiler,
İpek

Not:
*1.resim annemin ve dayımların çocukluğunu, 2. resim annem ile babam evlenmeden önce vefat etmiş olan dedemi gösteriyor. Resimleri, kuzenimin arşivinden kaydettiğimi hatırlıyorum.

3 yorum:

  1. İpeğim canım benim.Yazılarını zevkle ve merakla takip ediyorum.Okurken çok duygulandım,o günlere gittim adeta.Yazmaktan hiç vazgeçme.Seni seviyorum.Meltem Yengen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Yengecim, yazılarımı okuman ve beğenmenden çok mutlu oluyorum, çok teşekkür ederim.. Öpüyorum, sevgiler, İpek

      Sil
  2. Yeryuzunde cok nadir belkide tek ! Bir gulumseme'ye sahipsiniz ve cok tatlisiniz :) umarim o gulumseme hic eksilmez yuzunuzden. X

    YanıtlaSil