İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İstanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Ağustos 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Keşifleri: A’YA Lounge, Four Seasons Hotel Sultanahmet

Tarihi yarımada olarak geçen bölgeyi çok severim.

Eminönü, Mısır Çarşısı, Kapalı Çarşı, Sultanahmet Camii ve meydanı, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Arasta Çarşısı,... Ne zaman gitsem, İstanbul' un güzelliğini de, karmaşasını da, renkliliğini de bir arada yaşarım. Mısır Çarşısı ve Süleymaniye Camii ile ilgili daha önce yazdıklarımı okumak isterseniz, linki tıklayarak detaylara ulaşabilirsiniz. Tıktık!

Hafif esintili bir yaz günü ailemle birlikte Four Seasons Hotel Sultanahmet'e uğradık.
 

3 Ağustos 2014 Pazar

Hafta Sonu Keşifleri: Ronnefeldt Çay Evi

1823 yılından bu yana hizmet veren Ronnefeldt Alman çay markasından arkadaşımın tavsiyesi sayesinde haberdar oldum.


21 Mayıs 2014 Çarşamba

BİFO ve Klasik Müzik

Bizim nesil, klasik müzik ile TRT' nin pazar konserleri sayesinde tanışmıştır. 15 yıl süren bu program, Hikmet Şimşek tarafından yönetiliyordu. Aranızda izlemeyen ya da hatırlamayan var mı? J

İlerleyen yıllardaki yakınlığım ise, evimizde bulunan Mozart, Beethoven, Vivaldi klasik müzik CD serileri ve ailece gittiğimiz AKM konserleri ile artmıştır.  Bu işin eğitimini almamış, sade bir dinleyici olarak beni en çok etkileyen müzik ise, belki de birçoğunuz gibi Carl Orff’ un Carmina Burana’ sıdır.

30 Nisan 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Keşifleri: Dem Karaköy

Sonunda aradığımı buldum!
Güzel porselen demlik ve fincanlar ile servis edilen bir çay evi. Aynı Londra' dakiler gibi, hatta hizmet kalitesi, güler yüzlü garsonlarıyla çok daha iyisi. Sarılı, yeşilli tonlar ile dekore edilmiş, sıcacık bir ortam...

27 Nisan 2014 Pazar

En Sevdiğim Yürüyüş Rotaları

Hava güzel. Doğa çoktan uyandı, siz de uyanın. Yürüyün, koşun, harekete geçin…

Hiçbir zaman koşu bandı insanı olmadım, istesem de olamadım. Olduğun yerde yürümek-koşmak beni sıkıyor.

Son 4-5 aydır, fırsat buldukça açık havada kendime uygun bir tempoda yürüyüş yapmaya çalışıyorum. Düzenimi, hafta içi 1-2 akşam ve hafta sonu 1 sabah olarak ayarladım. Hafta içi evimin olduğu bölgede, hafta sonları ise İstanbul’ un farklı yerlerinde spor ayakkabımı giyiyorum ve yürümeye başlıyorum.
İstanbul’ da en sevdiğim ve sizlerin de seveceğini düşündüğüm yürüyüş rotaları:

14 Nisan 2014 Pazartesi

Atatürk Arboretumu

Pazar günü Atatürk Arboretumu’ ndaydım.

“Arboretum ne demek ki?” diye soranlara yanıtım; birçok ağaç türünün bir araya getirildiği ve üzerinde bilimsel çalışmaların yürütüldüğü ağaç müzesidir.

1949’ da kurulan Atatürk Arboretumu’ u, Belgrad Ormanı içerisinde 296 hektarlık bir alanda yer alıyor.
İçerisinde ağaçlar ile çevrili yürüyüş parkurları ve göletler var. Gezerken, dünyanın 4 bir yanından getirilmiş ağaçların önlerindeki tabelalardan detaylı bilgi alabilirsiniz. Yorulduğunuzda ise göletlerin etrafındaki banklarda oturabilir; kuğuları, ördekleri, su kaplumbağalarını, kurbağaları ve balıkları izleyebilirsiniz.
Doğa ile baş başa kalmak, fotoğraf çekmek, kitap okumak, gölet manzaralı bir ağacın altında yoga yapmak ya da sadece şehirden uzak sakin bir gün geçirmek için tavsiye edebilirim.
Giriş ücreti, hafta içi 4 TL (öğrenci 2 TL), hafta sonu 10 TL (öğrenci 5 TL). Girişte, gezeceğiniz yerleri anlatan ücretsiz bir broşür elde etmek mümkün.
Film, reklam ya da özel fotoğraf çekimi yapılmak istenirse ayrı ücretlendirmesi var. Biz dolaşırken, gelin-damat fotoğraf ve video çekimi yapılıyordu.
Amerikan Lale Ağacı, 60 metreye kadar uzayabilmektedir.
Japon Akça Ağacı, kışın yaprağını döken, genellikle çalı ve 8 metreye kadar uzayan küçük, yuvarlak tepeli bir ağaçtır.
Amerikan Sığla Ağacı, Kuzey Amerika’ da odunu için yetiştirilir. Ağacın altına dökülen sürgünleri, kestane renginde olup, birkaç yıl içerisinde mantarlaşarak resimdeki görünümü alıyormuş.
Süs Kirazı
Kanatlı Ceviz
İlkbahar gezi rotalarınıza almanız dileğiyle...

Sevgiler,
İpek

Not:
* Aklınızda bulunsun, içeriye yemek sokmak, piknik yapmak yasak. Sadece bebekli ailelerin yanlarında yiyecek olduğunu gördüm. Herhangi bir işletme ya da kafe de yok, suyunuzu yanınızda götürmeniz iyi olabilir. 

2 Nisan 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Keşifleri: Duble Meze Bar

Duble Meze Bar’ ın mezelerinin methini duymuştuk.
Pera’ daki Palazzo Donizetti Oteli’ nin 7. katında yer alıyor. Cumartesi akşamı için rezervasyon yaptırmak istiyoruz, 2 seanstan 21.30u tercih ediyoruz. Bu ara o kadar popüler ki, 1 hafta öncesinden arayıp yer bulamıyoruz. Son anda iptal eden biri sayesinde gidebiliyoruz.

 
Şık ve ferah bir ortamı var, ışıl ışıl Haliç manzarası bizi karşılıyor. Yerimizi alıyoruz, ilk dikkatimi çeken meze servisi için kaşıkların masalarda bardak içerisinde güzel bir sunumla hazır olmasıydı. Garsonumuz menüyü veriyor. Yaklaşık 20 çeşit soğuk meze, 15 çeşit sıcak meze, 4 çeşit ana yemek, salata ve tatlıdan oluşan menüyü inceliyoruz. Her şey güzel güzel yazılmış ama biz bara gidip görerek seçmek istiyoruz.  Barmenimiz mezelerin içeriğini de tek tek anlatıyor, böylece rahatlıkla karar veriyoruz.
 
Türk ve Ermeni mezelerinin modernleştirilerek sunulmuş halleri hızlıca masamızda yerlerini alıyor. Favorim; hardallı levrek ve pastırmalı karides oldu. Porsiyonlar resimlerde görüldüğü büyüklükte; ne çok az ne çok fazla diyebilirim.


 DJ eşliğindeki müzikleri de çok sevdim.
"Kıskanır rengini baharda yeşiller, sevda büyüsü gibisin sen Firuze...",
"Duydum ki seni terk etmiş oh olsun, yalnız bırakıp gitmiş oh olsun...",
"Oldu en sonunda oldu bim bam bom, rüyalarım gerçek oldu bim bam bom...",
nameleri eşliğinde 70ler, 80ler, 90lar ard arda çaldı. Müzik giderek hızlanınca herkes şarkılara eşlik etmeye, tempo tutmaya başladı. Birkaç şarkıda dayanamayıp dans edenlerin içerisinde ben de varımJ

Genel olarak yemekler lezzetli, servis hızlı, garsonlar ilgiliydi. Bu arada, garsonumuzun da mezeleri dağıtırken kendini müziğin ritmine kaptırdığını gördüm.

Adresi: PALAZZO DONIZETTI HOTEL Meşrutiyet Cad. No:85 Kat:7 Pera, İSTANBUL


Sevgiler,
İpek

Not:
*Biz, daha çok keyif yapmak istedik ve meze çeşitlerini bol tuttuk. İyice doymak isteyenlere, ana yemeği de siparişlerine dahil etmelerini tavsiye ederim.
*Fiyat bütçenize uygunluğuna karar vermek için web sitesindeki menü fiyatlarına bakabilirsiniz.
*Sigara içenler için ön tarafta sobalı ve manzaralı terasları var.

 

9 Mart 2014 Pazar

Mutfak Eşyalarına Düşkün Olanlara Önerim Var! Crate & Barrel

Bugün ilk defa Zorlu Center’ a gittim. Katlar arasında gezinirken büyükçe Crate & Barrel Spring 2014 ilanını görünce, henüz tanışmayanlar ilk benden duysun istedim.

Amerika’ nın mobilya ve mutfak eşyası markası olan Crate & Barrel’ in merkezi Şikago’ da yer alıyor. Şikago’ nun en meşhur caddesi Michigan Avenue’ da, New York’ un en meşhur caddesi Madison Avenu’ da ve daha birçok yerde mağazalarını bulabilirsiniz. Amerika, Kanada, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur ve Meksika gibi ülkelerden sonra ilanda gördüğüm üzere, Zorlu Center’ da da açılıyor.
Paola Navone’ nin Akdeniz’ den esinlenerek tasarladığı koleksiyonu çok beğenmiştim. Bu koleksiyondan favorim ise, mavi beyaz tabaklar ile el şeklinde tasarlanmış gümüş rengi tepsiler olmuştu.

Türkiye’ ye gelecek koleksiyonu beğenecek miyiz? Önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Sevgiler,
İpek

Not:
*Yazıda kullandığım 1. resmi mağazanın web sitesinden aldım. Diğer 2 resmi Amerika' daki ziyaretimde kendim çekmiştim.

24 Şubat 2014 Pazartesi

Hafta Sonu Keşifleri: Biber Burger

Hafta sonu, methini duyduğum Biber Burger' de yedim. Beşiktaş'ta iskeleden çıkıp Ortaköy'e giderken (Çırağan Caddesi), Bahçeşehir Üniversitesi’ nin karşı çaprazında yer alıyor.
6 masalı, rahat, sade ve zevkli dekore edilmiş. Soho' daki kafeleri andıran bir havası var. Gördüğüm kadarıyla daha çok üniversite öğrencileri ve turistler geliyor.
 
Oturuyoruz, hemen menü önümüze geliyor. Merak edecekler için menünün fotoğrafını çekiyorum. Menünün büyük kısmı 180gr dana eti ile hazırlanan burgerlerden oluşuyor. 2 adet 150gr tavuk eti ile hazırlanan seçenek de mevcut.
Jalapeno biberli, toz parmesanlı sosu olan Amarillo' yu denemeye karar veriyorum. Baharatlı patates kızartması minik sepetler içerisinde sunuluyor. Masada Heinz ketçap, mayonez ve hardal da hazır.
Daha ne isterim ki? Burgeri mideme indiriyorum J Servisi hızlı, sosu oldukça lezzetli, porsiyonu doyurucu... 
 
Beşiktaş civarında oturanlar ya da çalışanlar için servis hizmeti de var.

İlgilenenler için adresi ve facebook bilgisi;
Adresi: Yıldız Mah., Çırağan Cad., No:11, Beşiktaş, İstanbul

Afiyet olsun...

Sevgiler,
İpek

30 Ocak 2014 Perşembe

Hafta Sonu Keşifleri: Bej

Hafta sonları gezip gördüğüm ve beğendiğim mekânları, “Hafta Sonu Keşifleri” başlığı ile sizlerle paylaşmaya karar verdim. Bazı yerler ilk defa keşfedeceğiniz,  bazıları bilip de bir türlü gitmeye fırsat bulamadığınız, bazıları da daha önceden bildiğiniz ve sevdiğiniz mekânlardan olabilir. Bu yazıları, Hafta Sonu Keşifleri etiketiyle takip edebilirsiniz. 

İlk mekânımız; Karaköy’ deki Bej
Son yıllarda oldukça popüler olan Karaköy’ ü ben de birçok kişi gibi çok seviyorum. Bej, Fransız Geçidi’ nin yanında yer alıyor. Öğlen ve akşam farklı menüler sunuyor. Çalışanlar tarafından, öğlen iş arasında lezzetli bir yemek ya da akşam iş çıkışı arkadaşlarla takılmak için tercih ediliyor. Özellikle Cuma, Cumartesi akşamları ise saat 9-10’ dan sonra başka bir havaya bürünüyor. Işık giderek azalıyor, müziğin sesi artıyor ve herkes eğlencenin keyfini çıkarmaya başlıyor. Genellikle dışarıdaki masalar tercih ediliyor.

Gece 1de önünden geçerken, Nil Karaibrahimgil’ in şarkısı eşliğinde ellerinde içecekleri ile sohbet edenleri görebilirsiniz.

Trend mekânları takip etmeyi sevenlere tavsiye ederim.


Adresi: Kemankeş Karamustafa Paşa Mh., Fransız Gç No:11, 34425 Karaköy
Facebook adresi: https://tr-tr.facebook.com/karakoybej   


Sevgiler,

İpek

 
Not:
*Daha önceki yazımda bahsettiğim Kağıthane ile aynı çatı altında yer alıyorlar. Giderseniz göz atmayı ihmal etmeyin. J

28 Ocak 2014 Salı

Mısır Çarşısı ve Süleymaniye Camii


Mevsimin yaz ya da kış, havanın sıcak ya da soğuk olması fark etmemeli. Evlere, alışveriş merkezlerine kapanmaktansa, sokaklara çıkmalı, gezip dolaşmalı. Öyle çok uzaklara gitmeye de gerek yok. Herkes bulunduğu şehrin sokaklarını keşfe çıkabilir. Hele ki, İstanbul’ da yaşayanlar için her ilçe ayrı bir keşif noktası. İstanbul' u gez gez bitiremezsiniz.

Çocukluğumdan beri en sevdiğim ilçelerden birisi Eminönü’ dür. Hareketliliği, tarihi, renkleri ile beni hep etkilemiştir. Yıllar geçse de aynı büyüyü korumaya devam eder. Yaz aylarında bir Cumartesi gününü Mısır Çarşısı ve Süleymaniye Camii’ ni gezmek için ayırmıştık. Bu yazıya 1. Eminönü turu diyelim, çünkü Eminönü civarında gezip görmeyi istediğimiz daha çok yer var.

Vapurdan iner inmez karşıya geçiyoruz. Yeni Camii’ nin yanından geçerken kuşlara yem atan çocukları seyrediyoruz, onların coşkusuna ortak oluyoruz. Mısırcı, ayakkabı boyacısı ve simitçiyi geçerek Mısır Çarşısı’ na giriyoruz.
 
L biçiminde olan Mısır Çarşısı 16. Yüzyılda Yeni Camii Külliyesinin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Daha sonra arasta olarak Mısır Çarşısı adıyla açılmıştır. 6 adet kapısı bulunmaktadır. Bunlar; Balık Pazarı Kapısı, Ketenciler / Tahtakale Kapısı, Çiçek Pazarı Kapısı, Haseki / Bahçekapı Kapısı, Yeni Cami / Avlu Kapısı, Hasırcılar / Tahmis Kapısı’ dır. Haseki Kapısı’ndaki kısım iki katlı bir plana sahiptir ve üst katlar vaktiyle mahkeme bölümleri olarak da kullanılmıştır. Rengârenk baharatları, çeşit çeşit, her derde deva bitkileri ile aktarlar; en taze fındık, fıstık, kuru incir, kayısı çeşitleri ile kuruyemişçiler; bol ve taze ikramları ile lokumcular; nazar boncukları, narin işlemeli gümüşleri, özel tasarım altınları ile kuyumcular; Türkiye’ ye özgü motifleri ile seramikçiler; her kesimden, her şehirden, her ülkeden insanı bu çarşıya getiriyor. Yolunuz düşerse, Tuğra’ da el yapımı renkli fincanlara, Divan’ da bereket narlarına, Sufi’ de seramik heykellere, Bereket’ de el işlemesi örtülere bakmayı, Malatya Pazarı’ nın taze kuruyemişlerinden almayı ihmal etmeyin.
 


 Eminönü’ ne geldiğinizde mutlaka yapılması gerekenlerden birisi de Kuru Kahveci Mehmet Efendi’ nin mis kokulu taze çekilmiş kahvelerinden almak olmalıdır. Hasırcılar kapısından çıkarak, önündeki kuyruğa giriyoruz. Bir yandan beklerken, bir yandan da içerideki ekibin nasıl hızlı bir şekilde paketleri bizim için hazırladığını seyrediyoruz.

Paketler elimizde, ara sokaklardan sağa sola dönerek, dik yokuşu çıkıyoruz, Süleymaniye Camii’ ne doğru gidiyoruz.  Siz yokuş çıkamam derseniz, Mısır Çarşısı’ ndan çıkışta taksiye ya da tramvaya binebilirsiniz.
Süleymaniye Camii, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1557 yılında Mimar Sinan’ a yaptırılmıştır. İstanbul’ un en büyük camii olan Süleymaniye Camii, külliyesi ile birlikte 70 dönüm arazi üzerine kurulmuştur.  

Yeni öğrendiğim bir bilgiyi de sizlere aktarayım. Eski İstanbul’ da camii bahçelerinin sosyalleşme için kullanılırmış. Ramazan ayında insanların bir araya gelmesi iftardan sonra başladığı için camii bahçeleri büyük olurmuş ve mahya ile aydınlatılırmış. İstanbul’ a özgü bir sanat olan mahya yaklaşık 400 yıllık bir gelenekmiş ve ilk olarak Fatih Camii’ nde yapılmış. Günümüzde ise yılda 8-10 kere kurulurmuş.

Bu bilgiyi öğrendikten sonra bahçesinin bu kadar büyük olmasına şaşmayarak içeri giriyoruz. İçiniz rahat olsun, girişte ayakkabılarınızı koyabilmeniz için temiz poşetler var. İçeride ve bahçesinde çektiğim fotoğrafları paylaşıyorum.

 
Son olarak meşhur olduğunu duyduğumuz, Süleymaniye kuru fasulyesi ile pilavını da yiyoruz ve dönüş yoluna geçiyoruz.

Sevgiler,

İpek

Süleymaniye Camii

Süleymaniye Camii’nden Manzara

28 Nisan 2013 Pazar

Lale Festivali

Nisan ayının gelmesiyle doğa canlanmaya, bahar yüzünü göstermeye başlar. Meyve ağaçları önce yapraklarını, sonra bembeyaz çiçeklerini teker teker açarlar. İstanbul tepeleri mor erguvanlar, pembe ılgınlar ile, kırları beyaz papatyalar, sarı çiçekler ile dolar. Tüm parklar, bahçeler, yollar ise her renk ve türde lale çeşitleri ile donatılır.
İstanbul' da her yıl 1-30 Nisan tarihleri arasında Lale Festivali' ni kutluyoruz.
 

Festivalin açılışı, Emirgan Korusu' nda yapılıyor. Bu park yıllardır şehrin en güzel laleleri ile ünlüdür. Daha 1 yaşındayken bile burada ailece çekilmiş resimlerim var. Günümüzde de,  yine en güzellerini ve çeşitlisini görmek için buraya gelmelisiniz.

Lalenin kısa tarihçesini Wikipedia' dan öğreniyorum. Anavatanı Pamir, Hindukuş ve Tanrı dağlarıymış. Türkler göçleri esnasında bu bitkinin soğanlarını Anadolu'ya getirmişler. 1500lü yıllarda ise Anadolu' dan Avrupa' ya götürülmüş.

Peki, bu laleler nerede yetiştiriliyor? Hiç merak ettiniz mi?
Festival lalelerinin, İstanbul Silivri köyleri ile Konya Çumra' daki lale tarlalarında üretildiğini duyunca hemen arabaya atlayıp görmeye gidiyorum. Silivri' de Seymen, Fener, Büyükkılıçlı, Kurfallı, Kavaklı, Gümüşyaka köylerindeki geniş tepelerde lale tarlalarını görebilirsiniz.
Tarlalarda 10-12 Nisan civarı yaprak kırma ile lalelerin taç yaprakları toplanıyor, Temmuz ayında ise bir sonraki yıl için soğanlar toplanıyor. Yapraklar aynı zamanda tekstil ve gıda sektörü için organik boya yapımında kullanılıyor.
 

Biz Seymen, Fener ve Büyükkılıçlı köylerine gittik.
14 Nisan' da gittiğimizde halen çiçekli sadece bir tarla görebildik. Yemyeşil tarlaların arasındaki ince uzun yoldan geçerken rengârenk çiçekli lale tarlasını gördüğümde gözlerim ışıldadı. O nasıl bir güzellik… Hemen arabayı kenara çekip yürümeye koyulduk.
Yürüyüş yolunda yalnız değiliz. Çorlu' dan gelen Hediye Teyze ile tanışıyoruz. Televizyonda duyunca eşini ikna etmiş, getirmiş, tarla sahibini de almış yanına bir koca demet ile evine dönüyordu. Bize sıkı sıkı tembih etmeyi de unutmadı, çiçeklerden almak serbest, ama soğanlara dokunmak yasak. :)
Yüzümüzde gülümseme ile yola devam ediyoruz.
Yaklaştıkça mis gibi kokusu hafiften gelmeye başlıyor. Ve sonunda lalelerin arasındayıııım.. Pembesi, kırmızısı, sarısı, moru, kırçıllı pembesi, kırçıllı moru, yıldız şekilli olanı,...  O kadar çok çeşit var ki… Aralarında yürümek, fotoğraf çekmek, mis kokularını içimize çekmek çok mutluluk verici…
Tüm tarlalar ekiliyken de mutlaka görmeliyim, görmelisiniz. Önümüzdeki yıl Nisan ayının ilk haftası gelmeye karar veriyoruz ve vedalaşıyoruz.
 Çiçek severlere duyurulur :)

Sevgiler,
İpek

Not: Büyükkılıçlı ve Seymen Köyü' ne gitmek için, TEM yolunda İstanbul' dan Silivri istikametine doğru ilerlenir. Silivri' den sonraki ilk çıkış, Kınalı gişelerinden geçer geçmez sağ tarafta Seymen tabelasından sağa dönülür.