30 Nisan 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Keşifleri: Dem Karaköy

Sonunda aradığımı buldum!
Güzel porselen demlik ve fincanlar ile servis edilen bir çay evi. Aynı Londra' dakiler gibi, hatta hizmet kalitesi, güler yüzlü garsonlarıyla çok daha iyisi. Sarılı, yeşilli tonlar ile dekore edilmiş, sıcacık bir ortam...

27 Nisan 2014 Pazar

En Sevdiğim Yürüyüş Rotaları

Hava güzel. Doğa çoktan uyandı, siz de uyanın. Yürüyün, koşun, harekete geçin…

Hiçbir zaman koşu bandı insanı olmadım, istesem de olamadım. Olduğun yerde yürümek-koşmak beni sıkıyor.

Son 4-5 aydır, fırsat buldukça açık havada kendime uygun bir tempoda yürüyüş yapmaya çalışıyorum. Düzenimi, hafta içi 1-2 akşam ve hafta sonu 1 sabah olarak ayarladım. Hafta içi evimin olduğu bölgede, hafta sonları ise İstanbul’ un farklı yerlerinde spor ayakkabımı giyiyorum ve yürümeye başlıyorum.
İstanbul’ da en sevdiğim ve sizlerin de seveceğini düşündüğüm yürüyüş rotaları:

22 Nisan 2014 Salı

Hafta Sonu Keşifleri: MarieBelle

Hafta sonu keşifleri uzaklardan, yolunuz düşerse uğrayın diye...

New York Soho’ da sokak sokak dolaşırken biraz soluklanmak için karşımıza ilk çıkan kafeye girdik ve MarieBelle ile tanıştık.
 



21 Nisan 2014 Pazartesi

Yaratıcı Kalmanın 33 Yolu

Yaratıcı kalabilmenin yolları olarak hazırlanmış bu listeye az önce internetteki sayfaları karıştırırken rastladım. Uzun zamandır internette dolaşıyormuş, hoşuma gitti. Türkçe’ ye çevirdim, sizlerle de paylaşıyorum.

Sabah erken kalk, işe git, akşam eve gel, sorumluluklarını yerine getir, derken bazen bir günün nasıl geçtiğini anlamıyoruz, hayatımızı rutine bağlıyoruz. Aslında çok da zorlayıcı olmayan bu listeyi, ara sıra kendinize hatırlatmanızı dilerim.

14 Nisan 2014 Pazartesi

Atatürk Arboretumu

Pazar günü Atatürk Arboretumu’ ndaydım.

“Arboretum ne demek ki?” diye soranlara yanıtım; birçok ağaç türünün bir araya getirildiği ve üzerinde bilimsel çalışmaların yürütüldüğü ağaç müzesidir.

1949’ da kurulan Atatürk Arboretumu’ u, Belgrad Ormanı içerisinde 296 hektarlık bir alanda yer alıyor.
İçerisinde ağaçlar ile çevrili yürüyüş parkurları ve göletler var. Gezerken, dünyanın 4 bir yanından getirilmiş ağaçların önlerindeki tabelalardan detaylı bilgi alabilirsiniz. Yorulduğunuzda ise göletlerin etrafındaki banklarda oturabilir; kuğuları, ördekleri, su kaplumbağalarını, kurbağaları ve balıkları izleyebilirsiniz.
Doğa ile baş başa kalmak, fotoğraf çekmek, kitap okumak, gölet manzaralı bir ağacın altında yoga yapmak ya da sadece şehirden uzak sakin bir gün geçirmek için tavsiye edebilirim.
Giriş ücreti, hafta içi 4 TL (öğrenci 2 TL), hafta sonu 10 TL (öğrenci 5 TL). Girişte, gezeceğiniz yerleri anlatan ücretsiz bir broşür elde etmek mümkün.
Film, reklam ya da özel fotoğraf çekimi yapılmak istenirse ayrı ücretlendirmesi var. Biz dolaşırken, gelin-damat fotoğraf ve video çekimi yapılıyordu.
Amerikan Lale Ağacı, 60 metreye kadar uzayabilmektedir.
Japon Akça Ağacı, kışın yaprağını döken, genellikle çalı ve 8 metreye kadar uzayan küçük, yuvarlak tepeli bir ağaçtır.
Amerikan Sığla Ağacı, Kuzey Amerika’ da odunu için yetiştirilir. Ağacın altına dökülen sürgünleri, kestane renginde olup, birkaç yıl içerisinde mantarlaşarak resimdeki görünümü alıyormuş.
Süs Kirazı
Kanatlı Ceviz
İlkbahar gezi rotalarınıza almanız dileğiyle...

Sevgiler,
İpek

Not:
* Aklınızda bulunsun, içeriye yemek sokmak, piknik yapmak yasak. Sadece bebekli ailelerin yanlarında yiyecek olduğunu gördüm. Herhangi bir işletme ya da kafe de yok, suyunuzu yanınızda götürmeniz iyi olabilir. 

9 Nisan 2014 Çarşamba

Kapadokya

Güzel Atlar Ülkesi olarak da bilinen Kapadokya’ ya gitmeye karar vermek için resimlerini görmek yeterli… Bana göre büyüleyici bir manzarası var. Doğa bu bölgeyi yıllar içerisinde dantel gibi işlemiş. Peri bacaları olarak adlandırdığımız bu güzel manzara, Erciyes dağının volkanik patlamaları sonucunda lavların ve küllerin tüm bölgeye yayılması, yağmur ve rüzgârın aşındırmasıyla yıllar içerisinde oluşmuş. Her yeni patlama yeni bir katmanı doğurmuş. Bir yandan yenileri oluşurken, diğer yandan eskileri yok olup toprağa karışmış.
3 günlük gezimiz için otelimiz, Göreme’ de Ottoman Cave Suits. Avlu içerisinde 8 adet kaya oyma ve 5 adet taş odadan oluşuyor. Biz bahçe katındaki kaya oyma odada kaldık. Hem bölge mimarisine uygun, hem de modern bir şekilde dekore edilmiş. Lokasyonu, Göreme merkeze çok yakın ve isteğinize göre araba, motosiklet, ATV ya da bisiklet kiralamak için birçok seçenek var.  
 

Arabamızı kiraladık ve son durağımız Ihlara Vadisi olmak üzere birinci güne başladık. İlk durağımız, Göreme Panaroma’ da büyüleyici manzarayı seyredip bol bol fotoğraf çekiyoruz. 4100 metre uzunluğundaki Güvercin Vadisi’ nde sayısız güvercinlik ve güvercin görebilirsiniz. Eski zamanlarda, beslenen güvercinlerin gübreleri toplanarak üzüm bağlarında kullanılırmış. Güvercin yumurtalarının, freskler için alçı malzemesi olarak kullanıldığı bir dönem de olmuş.
 
Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirlerini gezmeden önce, bilet gişesinden birer müze kart ediniyoruz. Kapadokya Bölgesi’ nde 150 – 200 adet yer altı yerleşimi bulunmaktadır. Geçmişte sıkça saldırılara maruz kaldığından, irili ufaklı bu şehir ya da köylerin yapılma amacının halkın geçici olarak sığınmasını sağlamak için olduğunu düşünülmektedir. İçerisinde, kilise, yemekhane, kiler, ahır, okul, kuyu, havalandırma bacası gibi bölümler var. Günümüzde bu şehirlerin yaklaşık yüzde 10’ u gezilebiliyor. Merdivenlerle iniş ve çıkış kolay. Bazı yerlerde aşağıya indikçe yol daralıyor, öyle ki dizlerinizin üzerinde ilerlemeniz gerekebiliyor. Biz o kadar derinlere inmedik.

Ihlara Vadisi, Ilısu ile Selime beldesi arasında yer alır. 14 km uzunluğundadır ve ortasından Melendiz Çayı geçmektedir. Hasandağı’ ndan püskürtülen lavların yüzyıllar boyunca Melendiz Çayı tarafından şekillendirmesi ile oluşmuştur.
 
Vadinin girişinde alıç, elma, kurutulmuş gül yaprağı ve birçok meyve satan teyzeler karşılıyor bizi.  Evde dekorasyon amaçlı kullanmak üzere biraz gül yaprağı kurusu alıyorum. Alıç meyvesini ilk defa gördüğümü fark eden teyzemiz, bir avuç ikram ediyor. Mutlu mesut bir şekilde, 300den fazla basamaklı merdiveni inip suya paralel olarak ağaçların arasından yürüyoruz. Vadide bulunan 105 adet kiliseden birkaç tanesini gezebildik. Gezdiklerimizden, Yılanlı Kilisenin duvarında yılanlar tarafından saldırıya uğramış 4 kadın bulunmaktadır. Birinci kadın çocuklarını terk ettiği, ikinci kadın çocuklarını beslemediği, üçüncü kadın iftira attığı, dördüncü kadın itaatsizliği yüzünden yılanlar tarafından ısırılarak cezalandırılmaktadır.

Yorulduğumuz anda karşımıza vaha gibi bir çay bahçesi çıktı. Melendiz Çayı üzerine kurulu ahşap teraslarda oturup gözlememizi yedik, çayımızı içtik, etrafımızdaki ördeklerin yıkanmalarını seyrettik.
İkinci güne otelimize çok yakın, UNESCO tarafından Dünya Doğal Kültürel Mirası olarak tanınan, Göreme Açıkhava Müzesi ile başladık.  Tur ile gitmediğimiz için zaman zaman detaylı anlatımı olan levhaları okuduk, zaman zaman da yabancı rehberlerin anlatımlarını dinledik. 2. Yüzyılın sonlarında Kapadokya’ da çok sayıda Hristiyan toplumu bulunmaktaydı. 3. Ve 4. Yüzyıllarda günümüzde bile Hristiyan toplumları için önemli olan, dini eğitim ve düşünce merkezi haline gelmiştir. Müze sınırları içerisinde, 10. ila 13. yy arasında inşa edilmiş ve duvarlarındaki süslemeleri günümüze kadar korunabilmiş çok sayıda kilise bulunmaktadır.
 
Zelve, Avanos’ a doğru giderken, Çavuşin köyünü geçince yolun içerisinde ve Göreme’ ye yaklaşık 2km uzaklıkta yer alıyor. Peri bacalarının oluşumlarını en net Zelve’ de gördüğümü söyleyebilirim. Uzaktan baktığınızda kesitler halinde renk farkını görebiliyorsunuz. Burada diğer dikkatimi çeken özellik de, daha önce kullanım alanlarından bahsettiğim çok sayıda güvercinlik oluyor.
Sırada Avanos ve coğrafya kitaplarından bildiğimiz Kızılırmak var. Avanos’ ta çok sayıda seramik atölyesi ziyaret edilebilir, çeşit çeşit çömlekler, seramik vazolar, objeler bulunabilir. Tur ile ya da kalabalık bir grupla gittiğinizde, ustanın da yardımıyla çömlek yapımını deneyebiliyorsunuz. Yine Avanos’ ta, açıkçası çok garip bulduğum Saç Müzesi’ ni de geziyoruz. İçerisinde birçok kişinin saç teli sergileniyor. Son olarak, Asma köprüden yürüyerek Kızılırmak’ ın üzerinden geçiyoruz ve nehir kenarında biraz soluklanıyoruz.
Buralara kadar gelip, Asmalı Konak’ ın memleketi Ürgüp’ ü görmemek olmaz. Üniversite yıllarımda Kapadokya turu yaptığımda Asmalı Konak’ ı gezmiştim. Bu sefer, önünden geçip arkadaşlarıma da gösteriyorum. Merkezde biraz dolanıp, Turasan’ da şarap tadımına gidiyoruz. Hiç niyetli olmama rağmen, sunumlarının içtenliğine, şarapların lezzetine dayanamayıp “Seneler – Öküzgözü Boğazkere” den alıyoruz. Mevsimi olmadığı için üretim aşamasını göremiyoruz.
Dönüş yolunda, biraz mola veriyoruz, 3 güzelleri karşımıza alarak gün batımını seyrediyoruz. 
Üçüncü gün Uçhisar’ a gidiyoruz. Uçhisar kasabası, kalenin eteklerine kurulmuş. Sabah kahvemizi Lale Saray Oteli’ nin geniş terasında Göreme manzarasına doğru yudumluyoruz, ılık havada güneşin keyfini çıkarıyoruz. Arnavut kaldırımlı sokaklarında yavaş yavaş kalenin olduğu meydana doğru ilerliyoruz. Kaleye çok yakın bir ara sokakta Uçhisar’ lı teyze, torunlarıyla birlikte pekmez kaynatıyor. Teyzemiz cana yakın, ben de meraklı olunca, pekmezin yapımını anlatmaya başlıyor. Üzüm eziliyor, toprak denilen kireç ile birlikte çuvala konuluyor, 1 gece bekletiliyor. Sabaha kadar kabukları ayrılmış oluyor ve şırası çıkıyor. Şıra 4 saat açık havada kaynatılıyor ve bizim afiyetle yediğimiz halini alıyor. Üfleyerek de olsa tadına bakıyoruz. Gerçekten çok lezzetli J
Yöre halkından birçok kişinin açtığı tezgâhlardaki el işi bez bebek, takı, patik ve eşarplara baka baka kaleye geliyoruz. Uçhisar Kalesi, bölgenin en yüksek peri bacasıdır. Merdivenlerden en üst noktasına kadar çıkıyoruz ve bir kez daha muhteşem manzarayı izliyoruz. Ah bir de çay olsa diye iç geçirmeyin, çaycınız hizmete hazır olarak bekliyor.
Bu arada, Uçhisar civarında dolaşırken, ev haline getirilmiş ve içerisinde ailelerin yaşadığı peri bacaları görürseniz şaşırmayın..

Son notum, hem kendime, hem de sizlere…
Ah ahhh, içimde kaldı. Balon gezisini ben yapamadım, siz giderseniz mutlaka yapın. Önceden rezervasyonunuzu yapın, sabahın erken saatinde yola koyulun ve bu güzel coğrafyanın manzarasını güneşin doğuşu eşliğinde izleyin.

Sevgiler,
İpek

Not:
*Göreme’ de birçok halıcı var. Almaya niyetliyseniz, el yapımı değerli halının havada dönerek önünüze serildiği ve tanıtımının yapıldığı halı show izleyebilirsiniz. 
*Ebru sanatına merakınız varsa, Uçhisar’ daki Naile Sanat Evi’ ni ve Naile Hanım’ ı da mutlaka ziyaret edin. Değerli eserlerini çok beğenecek, sohbetinden çok memnun kalacaksınız.

*Yörenin meşhur yemeği testi kebabını denedik. Çok beğendiğim ve önerebileceğim bir restaurant yok. Sizin varsa, önerilerinizi beklerim. J

2 Nisan 2014 Çarşamba

Hafta Sonu Keşifleri: Duble Meze Bar

Duble Meze Bar’ ın mezelerinin methini duymuştuk.
Pera’ daki Palazzo Donizetti Oteli’ nin 7. katında yer alıyor. Cumartesi akşamı için rezervasyon yaptırmak istiyoruz, 2 seanstan 21.30u tercih ediyoruz. Bu ara o kadar popüler ki, 1 hafta öncesinden arayıp yer bulamıyoruz. Son anda iptal eden biri sayesinde gidebiliyoruz.

 
Şık ve ferah bir ortamı var, ışıl ışıl Haliç manzarası bizi karşılıyor. Yerimizi alıyoruz, ilk dikkatimi çeken meze servisi için kaşıkların masalarda bardak içerisinde güzel bir sunumla hazır olmasıydı. Garsonumuz menüyü veriyor. Yaklaşık 20 çeşit soğuk meze, 15 çeşit sıcak meze, 4 çeşit ana yemek, salata ve tatlıdan oluşan menüyü inceliyoruz. Her şey güzel güzel yazılmış ama biz bara gidip görerek seçmek istiyoruz.  Barmenimiz mezelerin içeriğini de tek tek anlatıyor, böylece rahatlıkla karar veriyoruz.
 
Türk ve Ermeni mezelerinin modernleştirilerek sunulmuş halleri hızlıca masamızda yerlerini alıyor. Favorim; hardallı levrek ve pastırmalı karides oldu. Porsiyonlar resimlerde görüldüğü büyüklükte; ne çok az ne çok fazla diyebilirim.


 DJ eşliğindeki müzikleri de çok sevdim.
"Kıskanır rengini baharda yeşiller, sevda büyüsü gibisin sen Firuze...",
"Duydum ki seni terk etmiş oh olsun, yalnız bırakıp gitmiş oh olsun...",
"Oldu en sonunda oldu bim bam bom, rüyalarım gerçek oldu bim bam bom...",
nameleri eşliğinde 70ler, 80ler, 90lar ard arda çaldı. Müzik giderek hızlanınca herkes şarkılara eşlik etmeye, tempo tutmaya başladı. Birkaç şarkıda dayanamayıp dans edenlerin içerisinde ben de varımJ

Genel olarak yemekler lezzetli, servis hızlı, garsonlar ilgiliydi. Bu arada, garsonumuzun da mezeleri dağıtırken kendini müziğin ritmine kaptırdığını gördüm.

Adresi: PALAZZO DONIZETTI HOTEL Meşrutiyet Cad. No:85 Kat:7 Pera, İSTANBUL


Sevgiler,
İpek

Not:
*Biz, daha çok keyif yapmak istedik ve meze çeşitlerini bol tuttuk. İyice doymak isteyenlere, ana yemeği de siparişlerine dahil etmelerini tavsiye ederim.
*Fiyat bütçenize uygunluğuna karar vermek için web sitesindeki menü fiyatlarına bakabilirsiniz.
*Sigara içenler için ön tarafta sobalı ve manzaralı terasları var.