Hayret, hep yanından geçtiğimiz Kuzguncuk semtini daha önce hiç dolaşmamışım!
Burada, Türk, Rum, Yahudi ve Ermenilerin hepsi bir arada yaşıyor. Fırını, kasabı, kahvehanesi güzel ve geleneksel bir mahalle… Aynı bahçe içerisinde hem camii, hem de kilise var.
Sokakları dolaştıkça şaşkınlığım artıyor. Neler var neler..
Eczane vitrini ufak çaplı bir müze gibi.. Eski tip yazar kasa, deney tüpleri, kullanılıp atılmayan cinsteki şırıngalar, artık dizilerde gördüğümüz Kızılay ilaç kutuları..
Bir Kuzguncuk Dükkanı’ nda takı, tablo, bardak altlığı gibi çeşitli tasarım ürünleri..
Harmony Sanat Galerisi’ nde Ercüment Tarhan’ ın “Konuşmalar” isimli resim sergisi..
Restore edilmiş, cumbalı evler.. Mavi, sarı, pembe,.. Camlardan çiçekler sarkıyor..
Tüm heybetiyle 89 yıllık, Simotas Binası.. Refika Birgül tarafından “Mucize Lezzetler” in yaratıldığı bina, zamanında Arditi ailesi tarafından yaptırılmış, çeşitli vesilelerden sonra Birgül ailesine geçmiş. Bugün, kim ne yapıyor diye merak edenler, keyifle internet sitesine göz gezdirebilir.
Mini butikler, mini kafeler, sokağa atılmış masa sandalyeler..
Kuzguncuk’ un eski adının Hrisokeramos ya da Kosinitza olduğu rivayet ediliyor. Akşam yemeğimizi Kosinitza’ da yiyoruz.
İçeriye girince sanki kendimizi yurtdışı seyahatinde gibi hissediyoruz. Loş ışıklı, 7-8 masanın olduğu ve daha çok Fransa’ da sokak aralarında karşılaştığımız, küçük ve lezzetli kafelere benziyor.
Menüsü deniz ürünleri ağırlıklı, ama tam olarak hangi bölgenin mutfağı karar veremiyorum. Şefimize sorduğumuzda anlatmaya başlıyor.
Kosinizta’ nın sahibi aslında Kimya Mühendisiymiş ve bu işi hobi olarak yapıyormuş. Sezon harici daha az yoğun zamanlarda, dünya ülkelerini geziyormuş ve en beğendiği yemekleri, kendi hünerini de katarak menüye ekliyormuş. Daha çok Fransız ve İspanyol ağırlıklı olmak üzere Dünya Mutfağı diyebiliriz.
Aynı şekilde, şaraplar da bağ bozumlarında tek tek tadılıyor ve menüye beğenilen şaraplar ekleniyormuş.
Mini kaselerde tadımlık balık çorbasıyla ziyafete başlıyoruz. Şefimiz, farklı birçok farklı lezzeti deneyebilmemiz için her şeyden küçük porsiyonlar ile denememizi öneriyor.
Beşli meze tabağına, karamelize soğanlı çupra, mürekkep balıklı bombay fasulyesi, hamsi salata, patlıcan salatası ve arpacık soğanlı baby kalamar alıyoruz. Hepsi birbirinden güzel.. Favorimiz karamelize soğanlı çupra oluyor.
Ana yemek olarak ise, 2 kişilik hünkar beğendili dülger balığı ile yine 2 kişilik milföylü porçini mantarlı dil balığı güveç yine tavsiye üzerine masamızda yerini alıyor. Arkadaşlarım ve eşim dülger balığına, ben de dil balığı güvece bayılıyorum.
Yemek sonrası kahve için sahildeki parka gidiyoruz. Banklara oturunca kahve/çay içmek istiyorsanız, masanız hemen önünüze açılıyor, servis yapılıyor. Kahvemizi yudumlarken, boğazın manzarasını seyredalıyoruz.
Sevgiler,
İpek
Not:
* Simotas Binası detayları için http://www.simotasbinasi.com/
* Kosinitza’ ya gitmeye karar verirseniz, rezervasyon yapmayı unutmayın. Özellikle hafta sonu tüm masalar dolu oluyor.